CEZA MUHAKEMESİNDE SERİ MUHAKEME USULÜ

27/03/2020

5271 sayılı Ceza muhakemesi Kanunu’nun 7188 sayılı Kanun ile yeniden düzenlenen 250. Maddesinde, soruşturma aşaması sonunda bazı suçlarla ilgili olarak kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmediği takdirde seri muhakeme usulü uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu yasal düzenlemede kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilecek suç tipleri açık bir şekilde belirtilmiştir. Bu suç türleri hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmemesi halinde seri yargılama usulü uygulanacaktır.

Seri muhakeme usulünün uygulanacağı suç tipleri şunlardır:

a) Türk Ceza Kanunu’nda yer alan;

1. Hakkı olmayan yere tecavüz (madde 154, ikinci ve üçüncü fıkra),

2. Genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması (madde 170),

3. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma (madde 179, ikinci ve üçüncü fıkra),

4. Gürültüye neden olma (madde 183),

5. Parada sahtecilik (madde 197, ikinci ve üçüncü fıkra),

6. Mühür bozma (madde 203),

7. Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan (madde 206),

8. Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama (madde 228, birinci fıkra),

9. Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması (madde 268), suçları.

b) 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silâhlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 13’üncü maddesinin birinci, üçüncü ve beşinci fıkraları ile 15’inci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında belirtilen suçlar.

c) 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 93 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen suç.

d) 13/12/1968 tarihli ve 1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanun’un 2’nci maddesinde belirtilen suç.

e) 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun ek 2’nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde belirtilen suç.

CMK md. 250 kapsamında serî muhakeme usûlünün uygulanması için birçok unsurun bir arada bulunması gerekmektedir. Buna göre serî muhakeme usûlü ancak soruşturma evresi sonunda,  serî muhakeme usûlünün kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmediği ve suç CMK m. 250’de sayılan katalog suçlardan olduğu takdirde uygulanabilir. Bu unsurların yanında serî muhakeme usûlü hakkında Cumhuriyet savcısı veya kolluk görevlileri şüpheliyi bilgilendirecek, Cumhuriyet savcısı tarafından teklif getirilecek, teklif şüphelinin müdafii huzurunda kabul edilirse usûl uygulama bulacaktır. Yaptırım Cumhuriyet savcısı tarafından belirlenecektir. Mahkeme, savcının talebini reddedecek ya da talep doğrultusunda hüküm kuracaktır.[1]

Seri Muhakeme Usulünün Uygulanabileceği Haller

Seri muhakeme usulü, savcılık soruşturması sonunda kamu davası açılması yerine, alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak öngörülmüştür. Seri yargılama usulünün uygulanabilmesi için şu şartlar aranmaktadır:

  • Soruşturmanın yapılarak tamamlanmış olması gerekir. Savcılık soruşturma yaparak şüphelinin lehine veya aleyhine olan tüm delilleri toplamalıdır. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK, Takipsizlik kararı) verilecek hallerde, savcılık KYOK kararı vermelidir, bu hallerde seri yargılama usulü uygulanamaz.
  • Cumhuriyet savcısı tarafından yapılan seri muhakeme usulünün uygulanması teklifinin şüpheli tarafından müdafi huzurunda kabul edilmesi gerekir.
  • Suçun iştirak halinde (birden fazla kişiyle birlikte) işlenmesi halinde tüm şüphelilerin seri yargılama usulünü kabul etmesi gerekir. Şüphelilerden herhangi bir bu usulü kabul etmediği takdirde, normal soruşturma ve kovuşturma usulleri uygulanacaktır.
  • Önödeme ve uzlaştırma kapsamındaki suçlarda seri muhakeme usulü uygulanamaz. Seri muhakeme usulü uygulanacak suçlar “mağdursuz” suçlar olarak düzenlendiğinden, bu suçlarda uzlaşma hükümleri uygulanmaz. Suçun, seri yargılama usulünün uygulanabileceği suçlardan biri olması gerekir.

Seri Muhakeme Usulünün Uygulanması

  1. Serî muhakeme usûlü, “soruşturma evresi sonunda” uygulanır. CMK m. 250/1’e göre serî muhakeme usûlü soruşturma evresi sonunda uygulanabilecektir. Soruşturma evresi CMK md. 2/1 ile bağdaşır olarak “Kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evre” olduğuna göre, soruşturma evresinin son bulduğu an da iddianâmenin kabulü anı olacaktır. Her ne kadar serî muhakeme usûlünde bir iddianâme bulunmasa da soruşturmayı sonlandırma kriteri, iddianâmenin kabulü için geçerli olan tüm koşulların oluşması olmalıdır. Burada gözden kaçırılmaması gereken en önemli hususlardan biri, iddianâmenin ilgili mahkemeye arz edilmesiyle, mahkeme tarafından değerlendirildiği ara muhakeme evresinin (CMK m. 170 – 174) serî muhakeme usûlünde bulunmamasıdır. Ara muhakeme evresinde soruşturma dosyasındaki eksiklikler giderilip dosyasının şeklen ve deliller bakımından madden tekemmül ettirilmesi istenmektedir.[2] Serî muhakeme usûlünde ara muhakeme evresinin olmaması savcılığın soruşturmaları eksiksiz yaparak adeta kusursuz bir iddianâme hazırlar gibi hareket etmesinin önemini bir kez daha arttırmaktadır.
  2. Serî muhakeme usûlü, “kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmediği takdirde” uygulanacaktır. CMK m. 250 bir emir normudur (“uygulanır”). Dolayısıyla kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmediği takdirde savcılık serî muhakeme usûlü uygulamak zorundadır, bu hususta bir takdir yetkisi yoktur.
  3. Serî muhakeme usûlü, sadece CMK m. 250’de sayılan katalog suçlar için uygulanabilir. CMK m. 250’de katalog suçlara yer verilmiştir. Tahdidî olarak sayılan bu suçlar dışında serî muhakeme usûlüne başvurulması mümkün değildir.
  4. Cumhuriyet savcısı veya kolluk görevlileri şüpheliyi serî muhakeme usûlü hakkında bilgilendirir ve Cumhuriyet savcısı tarafından serî muhakeme usûlünün uygulanması şüpheliye teklif edilir ve şüphelinin müdafi huzurunda teklifi kabul etmesi hâlinde bu usûl uygulanır. Burada da yine emir normları söz konusudur. Zirâ “Cumhuriyet savcısı veya kolluk görevlileri, şüpheliyi, serî muhakeme usûlü hakkında bilgilendirir. Cumhuriyet savcısı tarafından serî muhakeme usûlünün uygulanması şüpheliye teklif edilir ve şüphelinin müdafi huzurunda teklifi kabul etmesi hâlinde bu usûl uygulanır.”. Dolayısıyla savcılığın normun uygulanmasında takdir hakkı yoktur. Bu bağlamda savcılığın şüpheliyi bilgilendirme yanında şüpheliye teklifte bulunma dolayısıyla teklifsiz olarak doğrudan serî muhakeme usûlüne geçilemeyecektir, aynı zamanda teklifin kabulü durumunda da serî muhakeme usûlünü uygulama zorunluluğu bulunmaktadır. Şüpheliyi bilgilendirme, sadece “serî muhakeme usûlü hakkında” olacaktır. Bu durumda savcılık şüpheliye, fiilinin katalog suçlardan birini oluşturduğu, hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmesinin söz konusu olamayacağı, serî muhakeme usûlünün işletilmesinin ancak kendi kabulü ile mümkün olacağını iletilir. Bildirimin ardından Cumhuriyet savcısı tarafından şüpheliye serî muhakeme usûlünün uygulanması teklif edilmek zorundadır, savcının burada takdir hakkı yoktur. Bunun ardından şüphelinin müdafi huzurunda teklifi kabul etmesi hâlinde bu usûl uygulanır. Dikkat edilirse sadece teklifin kabulü anında müdafinin olması gerekmektedir, bilgilendirme aşamasında müdafinin hazır bulunması zorunlu değildir.
  5. Yaptırımı Cumhuriyet savcısı belirleyecektir. Savcı, TCK m. 61/1’de belirtilen hususları göz önünde bulundurarak suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında tespit edeceği temel cezadan yarı oranında indirim uygulamak suretiyle yaptırımı belirler. Dördüncü fıkra uyarınca sonuç olarak belirlenen hapis cezası Cumhuriyet savcısı tarafından, koşulları bulunması hâlinde TCK m. 50’ya göre seçenek yaptırımlara çevrilebilir veya 51. maddeye göre ertelenebilir. Bu maddeye göre belirlenen yaptırımlar hakkında, Cumhuriyet savcısı tarafından, koşulları bulunması hâlinde 231. madde kıyasen uygulanabilir. Bu madde kapsamında yaptırım uygulanması, güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerin uygulanmasına engel teşkil etmez.
  6. Mahkeme hüküm kurar; aksi takdirde talebi reddeder ve soruşturmanın genel hükümlere göre sonuçlandırılması amacıyla dosyayı Cumhuriyet başsavcılığına gönderir. CMK m. 250 yargılama faaliyetinde bulunarak cezayı tayin yetkisini Cumhuriyet savcısına aktardığından mahkemenin yapacağı klasik anlamda bir kovuşturma olmayacaktır. Mahkeme şüpheliyi müdafi huzurunda sadece dinleyecek, sonra üçüncü fıkradaki şartların gerçekleştiği ve eylemin serî muhakeme usûlü kapsamında kalıp kalmadığını inceleyerek şartlar oluşmuşsa savcının belirlediği yaptırım doğrultusunda hüküm kuracaktır. Bu kapsamda şüpheliye usûlüne uygun serî muhakeme usûlü teklifi yapılıp yapılmadığını ve bir kabul beyânında bulunulup bulunulmadığını inceleyecektir. Bunun yanında fiilin serî muhakeme kapsamında olup olmadığını ele alacaktır. İnceleme konusu yapılacak husus fiilin serî muhakeme kapsamında olup olmadığıdır. Hâkim talepnâmedeki fiille katalog suç listesini eşleştirdiğinde fiilin serî muhakeme kapsamı dışında kaldığını fark ederse talepnâmeyi reddedecektir. Buna karşın fiile ilişkin cezanın bireyselleştirilmesinde hata tespit etmesine rağmen fiil serî muhakeme usûlü kapsamında kaldığı sürece talepte belirlenen yaptırım doğrultusunda hüküm kurmak zorundadır.

Mahkeme Kararına İtiraz

Cumhuriyet savcısının talebi doğrultusunda mahkemece kurulan hükme itiraz edilebilir. Bu itiraz sonucunda CMK md. 271 gereği itiraz hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilecek, gerekli görüldüğünde Cumhuriyet savcısı ve sonra müdafi veya vekil dinlenecektir. “İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir.” Burada en önemli mesele, itiraz konusunun kapsamının ne olacağıdır. Zirâ serî muhakeme usûlünde şüpheliye ilk derece mahkemesi huzurunda iddialara cevap hakkı, ilk derece mahkemesine de savcılığın belirlediği yaptırımı değiştirme hakkı tanınmamaktadır. Gerçekten de ilk derece mahkemesinin yapmış olduğu inceleme sadece serî muhakeme usûlü şartlarının oluşup oluşmadığı, dolayısıyla şüpheliye usûlüne uygun bir bildirimde bulunularak yine usûle uygun bir şekilde serî muhakeme usûlü teklifi yapılıp yapılmadığı ve bir kabul beyanında bulunulup bulunulmadığını denetlemekten ibârettir. Ve CMK md. 271/4 gereği itiraz merciin verdiği karar kesin olacaktır. İtiraz kanun yolu ile verilen kararın sadece şekli açıdan incelenmesi maddi gerçeğin ortaya çıkarılması[3] ve kişilerde adalet duygusunun oluşmasında[4] şüpheler doğuracaktır. Dolayısıyla kanun üzerinde itiraz hakkının teorik anlamda tanınırken kişinin hak arama hakkını sonuç alacak şekilde kullanabilmesi için, iki dereceli yargılamanın amacına uyacak şekilde etkin mekanizmalara dayanması da gerekir

SONUÇ

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 7188 sayılı kanun ile yeniden düzenlenen 250. Maddesinde yer alan, soruşturma aşaması sonunda bazı suçlarla ilgili olarak kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmediği takdirde seri muhakeme usulü uygulanacağı yönündeki düzenlemenin genellikle delil takdiri gerektirmeyen şekli suçlar açısından kabul edildiği görülmektedir. Ancak bir gün gibi kısa sürede karar verilmesi, mahkemenin sadece şekli inceleme yapması, savcılığın etkin soruşturma yapmayıp şüphelinin lehine olan delilleri toplamadan talepnameyi hazırlaması, beraat etme olasılığı bulunan şüphelinin mahkûm olma korkusu ile daha az bir cezayı kabullenmesi gibi nedenlerle silâhların eşitliği, çelişmeli muhakeme, meram anlatma, şüpheden sanık yararlanır ilkeleri, masûmiyet karinesi, aleyhe delil göstermeye zorlanma yasağı, susma hakkı ile kanunî hâkim ilkesi, tarafsız ve bağımsız mahkeme önünde yargılanma hakkı ile adil yargılanma ilkesi bakımından sakıncalı yönler bulunmaktadır.

Stj. Av. H. Deniz ARLI


[1] Gülsün A. Aygörmez UĞURLUBAY ve diğerleri, Seri Muhakeme Usulüne İlişkin Sorunlar, ASBÜ Hukuk Fakültesi Dergisi (2019/2)

[2] Bahri Öztürk ve diğerleri, Nazari ve Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku (Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2017), 617.

[3] Şahin ve Göktürk, Ceza Muhakemesi II, 211.

[4] Erdener Yurtcan, Ceza Yargılaması Hukuku, (Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2019), 571.



Bir cevap yazın