İŞTİRAK NAFAKASININ ŞARTLARI, ARTIRILMASI VE BU KONUDA YARGITAY UYGULAMASI

03/04/2020

            İştirak nafakası, velayeti kendisine verilmeyen eş aleyhine, ergin olmayan çocuk lehine herhangi bir talep olmaksızın da hakim tarafından hükmedilen nafaka türüdür. Bu nafaka türünde eşlerin kusur durumunun hiçbir önemi yoktur. Bu nafaka türündeki amaç ergin olmayan çocuğun yetiştirilmesi, sağlık barınma, eğitim vs. giderlerine velayet kendisine verilmeyen eşin mali gücü oranında katılmasını sağlamaktır.

            Mahkeme tarafından daha önce tedbir nafakası adı altında ödenmesine karar verilen nafakanın boşanma ya da ayrılık kararının kesinleşmesi ile birlikte iştirak nafakası şeklinde ödenmesine karar verilir.

            İştirak nafakası, boşanma davası neticesinde çocuğun velayeti kendisinde olmayan eş aleyhine çocuğun giderlerine katılmasını sağlamak üzere hükmedilen bir nafakadır. İştirak nafakası davası açabilecek kişiler şunlardır:

  • Fiili olarak çocuğa bakan eş,
  • Çocuğa atanan kayyım,
  • Vasi,
  • Ayırt etme gücüne (temyiz kudretine) sahip çocuk

İştirak nafakası kural olarak çocuğun 18 yaşını doldurması, evlenmesi ya da TMK md.12 göre mahkeme kararı ile ergin kılınması sureti ile son bulur. Ancak çocuk ergin olmasına rağmen eğitim hayatına devam ediyorsa eğitim hayatı sonuna kadar iştirak nafakası ödenmeye devam edilir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin Karar: 2017/10742 sayılı kararında ‘’Somut olayda, davacı annenin özel bir firmada asgari ücretle çalıştığı, babasına ait evde babası, annesi ve iki çocuğu ile birlikte kaldığı, 2012 model Sedan marka otomobili olduğu; davalı babanın da emekli aylığının olduğu ancak aylığının miktarının bilinmediği, kira gelirinin olduğu, annesiyle geçici kaldığı anlaşılmıştır. Tarafların gerçekleşen sosyoekonomik durumlarına, müşterek çocukların yaşı ve ihtiyaç düzeyine, nafakanın niteliği ile önceki nafaka tarihinden itibaren geçen süreye göre yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarları biraz fazla bulunmuş, bu husus hakkaniyet ilkesine aykırı görülmüş, bu sebeple hükmün bozulmasına karar verilmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; çocukların yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu, önceki nafaka tarihinden itibaren geçen süre gözetilerek ve TMK’nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak daha az miktarda nafakaya hükmetmek olmalıdır.’’ denilmiştir. Somut olayda yerel mahkeme çocuklar için istenen nafaka miktarını Yargıtay kriterlerine oranla daha yüksek tutmuştur. Yargıtay ise hakkaniyet ilkesini ön plana alarak nafaka alacaklısı çocukların yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının ekonomik durumu, nafaka ödediği sürenin dikkate alınmasını istemiştir. Bunun sonucunda da yerel mahkemece hükmedilen nafakanın biraz daha indirilmesi gerektiğinden kararı bozmuştur.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin Karar: 2017/195 sayılı kararında ‘’Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren davacının bakım (iştirak) nafakasının aylık 120 TL artırılarak aylık 480 TL’ye çıkartılmasına ve her ay davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ve her yıl enflasyon oranındaki artış oranına göre davalı tarafından artırılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir. 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı göre olayları izah taraflara, kanunları resen uygulamak ve dolayısıyla hukuki nitelendirmede bulunmak hakime ait bir görevdir. Somut olayda; davacı, dilekçesinde daha evvel hükmedilen iştirak nafakasının arttırılması talebinde bulunmuş ise de davacı dava tarihi itibariyle 18 yaşını doldurmuş olup talep ettiği nafaka, ilk defa talep edilen “yardım nafakası” niteliğindedir. Mahkemece hükümde daha evvel hükmedilen nafakanın arttırılmasına yönelik karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK’un 438/7 maddesi hükmü gereğidir. Temyiz olunan kararın hükmün 1.bendinde yer alan “Davacının davasının kısmen kabulü ile dava tarihi 11/12/2015 tarihinden itibaren davacının bakım (iştirak) nafakasının aylık 120 TL artırılarak aylık 480 TL’ye çıkartılmasına” ifadesinin çıkartılarak yerine “Davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren 480TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” sözlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA karar verilmiştir.’’ Kararda 18 yaşını tamamlayan davacının iştirak nafakası değil yardım nafakası talebinde bulunabileceği, ancak dava dilekçesinde yardım yerine iştirak nafakası talep etmesinin Yargıtayca bozmayı gerektirmediği ifade edilmiştir. Yargıtay 18 yaşını tamamlayan çocuğun artık iştirak nafakası talep edemeyeceğini belirtmiştir. Ek olarak hali hazırda 18 yaşına kadar iştirak nafakası alan çocuğun 18 yaşını tamamladıktan sonra nafakanın artırılması davası açması halinde artık bu nafakanın iştirak nafakasının artırılması değil yardım nafakası olması gerektiğine karar verilmiştir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin Karar: 2017/944 sayılı kararında da 18 yaşını tamamlayan çocuğun artık yardım nafakası alabileceği ifade edilmiştir. İştirak nafakasının artırılması davası yerine yardım nafakası talepli dava açılması gerekliliği belirtilmiştir. Mahkemenin de kararını iştirak nafakası olarak değil, yardım nafakası şeklinde vermesi gerektiği açıkça kararda istenmiştir. ‘’Ancak; önceki iştirak nafakası çocuğun ergin olması ile yasa gereği kendiliğinden son bulur. …. olan çocuğun eğitiminin sürmesi halinde ise, TMK’nın 328/… ve 364. maddeleri kapsamında anne-babanın bakım yükümlülüğü yardım nafakası olarak devam eder. Somut olayda da; davacılar, dava tarihi itibariyle ergin olup, eğitimlerinin devam ettiğini ileri sürerek 100’er TL nafakanın 500’er TL’ye çıkarılmasını istediğine göre davanın, iştirak nafakasının artırılması değil, yardım nafakası talebine ilişkin olduğu açıktır. Buna göre mahkemece, dava konusu talebin niteliğinin yardım nafakası olarak değerlendirilmesi ve işin esasının buna göre çözümlenmesi yerinde ise de, hüküm kısmında takdir edilen nafakanın yardım nafakası olduğunun belirtilmemiş olması doğru değildir.’’

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin Karar: 2017/5185 sayılı kararında ‘’Somut olayda, yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasına göre, davacının asgari ücretle çalıştığı, 550 TL kira ödediği; davalının oto servisinde çalıştığı, aylık 2.500 TL ücret aldığı, 400 TL kira ödediği ve müşterek çocuğun ise 2001 doğumlu olup lise öğrencisi olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte, tarafların … 3. Aile Mahkemesinin 2010/997 Esas ve 2010/1297 Karar sayılı dosyası ile 14.10.2010 tarihinde boşandıkları, bu dava tarihi itibariyle aradan geçen yaklaşık beş yıllık süre içerisinde müşterek çocuğun büyümesi ve ihtiyaçlarının artması karşısında düşük kaldığı anlaşılmaktadır. Buna göre, mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim nazara alınarak daha uygun bir artışa karar verilmesi gerekirken düşük miktarda yapılan artırımla müşterek çocuk için aylık 350,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.’’ denilmiştir.Yargıtay bu kararda iştirak nafakasının çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşullarındaki paranın alım gücü ile genel ihtiyaçlarına uygun olarak ana babanın mali durumları da gözetilmek suretiyle takdirinin gerektiğini belirtmiştir.Somut olayda boşanmanın üzerinden beş yıl geçmiştir; yerel mahkemece ekonomik durumdaki değişimler, çocuğun artan ihtiyaçları nazara alınmadan nafaka miktarı belirlenmiştir. Belirlenen nafaka miktarının düşük olması karşısında Yargıtay yerel mahkeme kararını bozup nafaka miktarının artırılmasını istemiştir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin Karar: 2015/753 sayılı kararında ‘’Somut olayda, davacının anestezi uzmanı olduğu, aylık 3.000 TL geliri olduğu ailesi ile birlikte yaşadığı aracının olduğu, müşterek çocuğun eğitim giderinin 15.906 TL olduğu; davalının ise, asansör bakım tamir işi ile uğraştığı aylık 1.000 TL gelirinin olduğu, aracının olduğu tespit edilmiş; davalının ekonomik durumunda boşanma davası sonrasında olağanüstü bir değişiklik olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalı babanın gelir durumu, davacı annenin katkısı, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, birlikte değerlendirilerek TMK’nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun olacak şekilde nafakanın uygun bir miktarda arttırılmasına karar verilmesi gerekirken yüksek miktarda nafakaya hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.’’ denilmiştir. Bu kararda yerel mahkemece belirlenen nafaka miktarı Yargıtayca hakkaniyet ilkesine göre yüksek olduğundan karar bozulmuştur.  Nafaka belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları göz önünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Nafaka takdir edilirken tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır. Somut olayda davalının aldığı ücretin düşük olması, ekonomik durumunun nafaka miktarının belirlendiği dönemde büyük bir artış kaydetmediği gerekçeleriyle daha düşük bir miktara hükmedilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 04.05.2017 tarih ve 2016/5078E-2017/5338K sayılı kararında ‘’Boşanma davası içerisinde harca tabi olmadan istenebilecek tazminat ve yoksulluk nafaka talepleri, boşanma davasından bağımsız olarak talep edilmesi halinde dava değeri üzerinden nispi harca tabidir. Nafaka ve tazminatların boşanmadan bağımsız bir dava ile talep edilmeleri halinde dava değeri tazminatların miktarı ile nafakaların yıllık tutarının toplamı olacağından davacı kadına talep ettiği nafakanın yıllık tutarı ile maddi ve manevi tazminat miktarı üzerinden peşin nispi harcı tamamlaması için süre verilmesi harç tamamlandığı takdirde işin esasına girilip tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekir.’’ denilmiştir. Yargıtay ayrı bir dava ile istenecek iştirak nafakası için talep edilen yıllık nafaka miktarının harca esas değer olarak kabulü ile bu değer üzerinden peşin nispi harcın yatırılması gerektiğini belirtmiştir.Peşin nispi harç dava açılırken yatırılmadığı takdirde mahkemece talep edene bu harcı ödemesi gerektiği ihtar edilmelidir. Davacı bu harcı tamamlamadan iştirak nafakası davasının yargılamasına devam edilmemelidir. Yerel mahkemenin harcın tamamlanması için hiçbir ihtar yapmadan davayı reddetmesi de hukuka aykırı olup Yargıtayca bozma sebebi yapılmaktadır.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin Karar : 2017/4346 sayılı kararında ‘’Hükmedilen nafakanın yıllık artış oranına ilişkin yerleşmiş Yargıtay Uygulamaları göz önünde bulundurularak “TÜİK tarafından açıklanan ÜFE” oranında artışına hükmedilmesi gerekirken “TEFE+ TÜFE toplamının yarısı oranında” artırılmasına karar verilmesi yerinde değil ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK. 438/7 maddesi hükmü gereğidir. Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının 1 numaralı bendindeki “TEFE+ TÜFE toplamının yarısı oranında” sözlerinin çıkarılarak yerine “TÜİK tarafından açıklanan ÜFE” sözlerinin eklenmesine, hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA karar verilmiştir.’’ denilmiştir. Somut olayda davacı iştirak nafakasının TEFE+TÜFE oranında her yıl artışına karar verilmesini talep etmiştir. Yerel mahkeme de nafakanın kararın kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıl sonra ve devam eden yıllarda TÜİK tarafından açıklanan TEFE+TÜFE toplamının yarısı oranında yıllık artışlara tabii tutulmasına karar vermiştir. Yargıtay ise yerleşik uygulama gereği TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında artışına hükmedilmesi gerektiğini belirtmiş ve hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermiştir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin Karar: 2017/7416 sayılı kararında ‘’Davacı, dava dilekçesinde velayetin değiştirilmesi yanında, iştirak nafakasının geriye yönelik olarak kaldırılmasını da istemiştir. Dava dilekçesi ile birlikte yatırılan başvurma harcı, dilekçedeki tüm talepleri kapsar. Başvurma harcı ile birlikte yatırılan maktu harç velayetin değiştirilmesi davası için alınmıştır. Dava dilekçesindeki her bir talep için ayrı ayrı maktu ve nispi harçların yatırılması gerekmektedir. Davacının iştirak nafakanın kaldırılması yönündeki talebi için ayrıca harç alınmamıştır. Kaldırılması talep edilen iştirak nafakasının yıllık tutarı üzerinden hesaplanacak nisbi harç alınmadan ( Harçlar Kanunu m. 30-32 ) davaya devam edilmesi doğru olmamıştır. O halde, mahkemece davacıya “iştirak nafakasının kaldırılması” yönündeki talebiyle ilgili nispi harcın tamamlattırılması ve sonucu itibariyle karar verilmesi gerekirken eksik harçla yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.’’ denilmiştir. Somut olayda davacı tek bir dilekçe ile velayetin değiştirilmesinin yanında iştirak nafakasının kaldırılmasını talep etmiştir. Yargıtay başvurma harcının iştirak nafakasının kaldırılması talebi için yeterli olmadığını, bu talepte kaldırılması istenen nafaka miktarının yıllık değeri üzerinden peşin nispi harcın yatırılması gerektiğini ifade etmiştir. Nispi harcın tamamlanmadan bu talep hakkında karar verilemeyeceğini, harç konusu kamu düzeninden olduğundan ve eksik harçla yargılamaya devam edilemeyeceğinden doğru bir şekilde bu hususta karar verilmesinin hukuka aykırı olduğuna karar vermiştir.

            SONUÇ

İştirak nafakası, taraflardan herhangi bir talep olmasa dahi Aile Mahkemesi Hakimi tarafından velayeti kendisine verilmeyen eş aleyhine re’sen hükmedilen bir nafaka çeşididir. Bu nafaka türünde tarafların kusurunun bir önemi yoktur, önemli olan ergin olmayan çocuğun ihtiyaçlarının karşılanması ve yetiştirilmesidir.

İştirak nafakası ile uygulamada sıklıkla nafaka miktarının artırılması, ergin olan çocuğun yardım nafakası yerine iştirak nafakası talepli dava açması, nafaka miktarının belirlenmesi, dava harç ve masraflarının ödenmesi konularında sorunlar yaşanmakta ve Yargıtayca bu sorunları çözümleyici kararlar verilmektedir.

Stj. Av. H. Deniz ARLI



Bir cevap yazın